12 Eylül 2014 Cuma

Madem Değiştiremedik; "Batsın Bu Dünya"

Toplumlar bireyler gibi hafızaya ve duygulara sahipler. Tek tek bireylerin bile hislerini toplumun genel hali belirliyor büyük ölçüde. İşte toplumun bazı alametleri bize bu ruh halini anlatıyor. Örneğin sanatı, edebiyatı ve en çok da müziği.
Bir memlekette dinlenen müzik bize o halkın mutluluk seviyesi hakkında bilgi verebilir.
Burada anlatacağım müzik türlerinde kesinlikle bir kalite kıyaslaması yapmayacağım, çünkü her müzik türü içinde sevilebilecek olanlar elbet var ve ortak estetik yargılar söz konusu değil. Zaten günümüzde pek de popüler olmayan bir müzikten bahsedeceğim; arabesk.
Arabeskin bu topraklarda özellikle bir dönem neden bu kadar tutulduğunu düşünmek gerek. Arabesk denince aklınıza gelen tüm örneklerinde olduğu gibi mutsuz bir müzik türü. Ve Ortadoğu esintileri ile dolu ama bizim bildiğimiz arabesk Türk icadı. Peki neden arabesk?
Arabesk bence derdini dışa vuramayan veya vurduğu durumlarda bile çözemeyen toplumlarda ortaya çıkan bir müzik türü. Özellikle ekonomik ve politik anlamda sorunları olan ve bunları çözme kudretini de kendinde göremeyen toplumlarda. Mesela bizde arabesk 80lerde zirve yapmış. Buna önemli bir neden olarak siyaset kurumunun halktan tamamen çalınması sayılabilir. Sonra serbest piyasa falan derken Türk ekonomisinin yok edilmesi ve sadece tüketici/market ülke konumuna girmemiz…
İşte insanların 80lerin başında “sağlı sollu” aldıkları siyasi yenilgiyi ve ekonomik yetersizliklerini birleştirince ortaya zaten pek de gelişmemiş bir toplum olan Türkiye toplumunun iyice içine kapanmış hali çıkmış.
Arabesk; o kadar yaygınlaşmış ki insan ilişkilerine yansımış sonra. Konumuz burada bağlanıyor. Toplumsal huzursuzluk bireyleri kapana sıkıştırmış. Aşklar imkansız, dertler derya, kafalar berduş olmuş. Doğmamış çileler, yaşanmamış dertler bile istenir olmuş. Elde çare bitmiş “Tanrım beni baştan yarat!” denmiş. Velhasıl kelam halkın umudu dilek taşlarına kadar düşmüştür…
İşte arabesk aslında çok şey anlatıyor yaşadığımız toplum hakkında. Yani arabesk bir düşüklük sebebi değil hatta kötü falan da değil sadece bir dışavurum.
Tabi biz 90larda doğanlar olarak görece “daha normalleşmiş” bir ülke bulduk. Hala dünyaya entegre olabilmiş bir ülkede değiliz ama en azından bireysel olarak dünya ile daima iletişim halindeyiz. Bu da arabeski gözden düşürdü tabi.
Ben kaliteli arabeski yaşatmak taraftarıyım. Zira hala yenilmiş ve “Ben de varım” demeye çalışan bir halkız. İçeride de dışarıda da “büyükbaşlar” inatla umursamıyor olsa da. Çok da severim kaliteli arabeski, arabesk duyguları. Aşk biraz sancılı olunca yani içine arabesk karışınca daha “aşk” oluyor sanki hem.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder